Türkiye'de Terör TERÖRÜN ANTROPOLOJİK ve SOSYOLOJİK KÖKENİ - Türkiye Örneği Sünnet travması: Çocuk pipisinin kesileceğini, nasıl kesileceğini duyar ve sonunda kesme işi bittiği halde onu hep hatırlar. Kendisinden bir uzuv kısmen kopmuştur. Anne-baba dayağı: çocuğu dinleme, anlama, konuşma geleneği olmadığından hep yasaklama ve uymayanı dövme çok yaygın bir uygulamadır. Aile içi şiddet: Anne babanın konuşmak yerine bağrışmaları, çoğu kez babanın anneyi uluorta dövmesi çekirdek aileyi derinden sarsar. Çocuk mutsuz büyür. Öğretmen ve Hoca dayağı: İlkokuldan itibaren ve yazları da din öğrenmek için gittiği hocadan her hatasında dayak yaygın bir yaptırımdır. Yaş grubundaki arkadaşlarıyla kavgalar: Gerek birbirleriyle gerekse başka gruplarla kavgalar, taşlı sopalı döğüşler ve yaralanmalar yaygındır. Kız çocuklarına şiddetli baskı: Okul haricinde evden çıkması istenmez. Her işe koşulur. Çocukluğunu yaşayamaz. Son olarak da öncesi ve sonrasıyla zifaf yaşanır. Kızlar daha sık dövülür. Askeri eğitim ve hizmet: Dayak azalmışsa da onun yerine geçen ağır eğitim ve disiplin cezaları ile küfür yeme ve aşağılanma onun hayatını derinden etkiler. Çalışma yaşamı: Üstlerince yerli yersiz hırpalanma, eleştiriye kapalılık, mobbing, yükselmenin önündeki nepotik engeller yaşamının önemli bir kısmını kapsar. Devlet kapısında horlanma: Kamu gücünü kullanan ama o halkın verdiği vergilerle maaşını alan memurların çıkar beklentileri, nadan, hoyrat ve aşağılayıp hor gören tutum ve davranışları yurttaşlarda çaresizce katlanma ama içten içe isyan duygularını pekiştirir. Arkaik ve Feodal değerler: Dine atıfta bulunarak eş, çocuk dövmeyi meşrulaştırmaya kılıf hazırlar. Töreler denen uygulamalar insanların yaşam sınırlarını alabildiğince kısıtlar. Toplum yaşamında hoşgörüsüzlük: Esnaf bozuk verdiği malı geri almaz, değiştirmez. Veresiye vermişse müşteriyi insan yerine koymaz. Taksi şoföründen, halcisine, kasabına vb. kadar kural tanımaz, her seferinde hır çıkarır. Kanun egemenliğinin sağlanamayışı: Parası ve gücü olanların hotzotluğuna karşı devletten koruma ve adalet bekleyenlerin umutsuzluğa düşmeleri. Yargılamaların çok uzun sürmesi, kararlardaki isabetsizlikler, ortalıkta uçuşan şaibeler vb yurttaşları başka arayışlara yöneltir, organize suç devreye girer. Yoksulluk ve hayatta kalma mücadelesi: yiyecek, giyecek, ısınacak ve barınacak yer bulma İçin iş arayışındaki insanların çoğalması nedeniyle sosyal çözülmenin hızlanması, gecekondulaşma, kent varoşlarına doğru demografik kayma, suç oranlarının yükselmesi, kumar, fuhuş, hırsızlık, dolandırıcılık, kaçakçılık, zararlı madde kullanımı ve ticareti, soygunculuk gibi suçlardaki artışlar kamu düzeninin bozulmasını da beraberinde getirir. Sosyal adaletin temin edilemeyişi öfkeyi yaygınlaştırır. Sözün Özü:
Yukarıdaki nesnel(objektif)koşullar oluştuğunda ise öznel(sübjektif) unsurlara yani terör örgütlerine gün doğar. Yalnızca şiddet kullanarak bastırma(oppression) ile sonuç alınamaz. Üniversitelerimiz ve araştırma kuruluşlarımız bu konuda bilimsel alan araştırmalarını çoğaltmalıdırlar. Nedenleri ortadan kaldırılmazsa sonuç hep aynı kalır. Sosyal ve ekonomik politikalar, her alanda ve her türlü araçla eğitim,Polis önlemlerinin çağdaş düzeye getirilmesi vb çalışmalar yıllar içinde sonuç verir. Kitaplığımızda bulunan 400'ü yabancı 500 civarındaki bilimsel kitaptan çıkarabildiğimiz kanı budur. Bu kitapları birgün nereye hibe edelim, bilemiyoruz. Polis Koleji ve Akademisi-GBF kapatıldı, Hukuk Fakültelerimiz çoğaldı ama artık bilim üretmiyor. Şevket Süreyya Aydemir'in ölümünden sonra oğlunun yaptığı gibi odalar dolusu belge ve kitabın çöpe atılması en büyük endişemiz.Araştırmaya devam ediyoruz Güneydoğumuzdaki kalkışmayı başka bir yazımızda tartışma konusu yapacağız. Herkesi bu konuda görüşlerini ifadeye ve tartışmaya katılmaya çağırıyoruz. Bu bizim yurdumuz. |
588 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |